1 Mayıs’ta pek çok set emekçisi setlerde çalışmak zorunda bırakılıyor. Kanal patronlarına, buradaki sömürü üzerinden milyonlar kazanan şirket sahiplerine soracak olsak Türkiye koşullarının çok üzerinde kazanan ve ayrıcalıklı “yüksek ücretliler”dendir set emekçileri. Oysa haftanın 6 günü, günde 14 saat, gündüz gece, en ağır iş kollarından birinde, setlerde, kölelik koşullarında çalışır bir set emekçisi!
İş yayına girene kadar 1 ay çalışıp bir haftalık ücret aldıklarından, onu da 5 ay sonra almaya başladıklarından bahsetmezler ama…12 haftalık ücretin “kasada” tutulduğundan, iki dudağın arasından çıkan bir sözle tazminatsız kapının önüne konulduklarından, aşılan mesai saatleri için ödenmeyen ücretlerden, reva görülen set yemeklerinin onları “Talcid” bağımlısı yaptığından da… Sette iş güvenliğinin olmadığından bahsetmezler asla. Yaşanan hep ama hep ‘kazadır’. Bir set emekçisi öldüğü gün de, gömüldüğü gün de set durmaz, duramaz. Çünkü aslolan onların kârlarının bekasıdır.
Kölelik koşullarında çalıştırılan set emekçisi kardeşlerimiz, sizin safınız işçi sınıfının yanıdır. Gelin, 1 Mayıs’ta patronların bu pervasız tavrına hep birlikte set çekelim. İndirin şalteri ve kardeşlerinizle meydana çıkın kol kola. Emekçilerin örgütlü sesini beraberce yükseltelim. Köle değil işçi olduğumuzu, insanca koşullarda çalışma, insanca yaşama isteğimizi haykıralım! Haykıralım ki görsün patronlar boyun eğmediğimizi.
1 Mayıs’ta TKP kortejinde, Nâzım Hikmet Kültür Merkezi pankartının arkasında buluşalım. İşçi sınıfının şalteri atınca neler yapabileceğini beraberce gösterelim. Yeni bir başlangıç için omuz omuza verelim, örgütlenelim.
Yok edelim insanın insana kulluğunu!